Mustafa
Topaloğlu’nun “felsefe yapma” adlı harika eserini dinlemeyen arkadaşlar, bu
yazıyı okumadan önce lütfen dinlesin. Bu sefer hem çok gülecek hem çok
ağlayacak hem de çok olacağız.
Dinlediniz
mi? İlk dizelerden başlayalım o zaman:
Aklın varsa
kendine sakla, felsefe yapma. Kimi doğru kimi yanlış, kafana takma. Herkes bir
şey anlatır kendine göre, kimi haklı kimi haksız boş ver sana ne! Türkiye’deki
insanların felsefeye bakış açısını böylesine iyi özetleyen başka bir esere
rastlamak mümkün değil. Bu sözler aynı zamanda; politikacılara, trafiğe
yakalananlara ve holiganlara “barış çağrısı” niteliği de taşımaktadır.
Uzaydan gelmedik
ki dünyalıyız biz. Kimi orda, kimi burda var olmuşuz biz. Şimdi bu
sözleri talihsizlik olarak açıklayabiliriz ancak Topaloğlu’nun, varoluş
sorununa inanılmaz bir zihinsel çaba gösterdiği gözlerden kaçmamaktadır. Adam, en iyi arkadaşının karısıyla
yataktayken, arkadaşının arabasının sesini duyar. Derhal fırlayıp dolaba
saklanır. Arkadaşı gelir ve ceketini asmak için dolabı açtığında adamı
çırılçıplak bulur. “Mustafa, ne yapıyorsun burada?” der. Mustafa omuz silker:
“E, herkes bir yerde olmalı.” İşte Mustafa’yı da Topaloğlu’nu da duydunuz;
çözümse çözüm, felsefeyse felsefe, varoluşsa varoluş…
Âdem ile
Havva’dan doğduysak şayet, belki doğru belki yanlış akrabayız biz. Burada, bilgi yoksunu, insan azmanı kişileri
uyaran Topaloğlu, “din hakkında bilginiz yoksa konuşup günaha girmeyin”
demektedir. Tanrı var mı? sorusuna
bütün kapıları kapatan Mustafa bey, kardeşliğe de vurgu yapmaktadır.
Eserin
sonlarına doğru dünyadaki gelişmeleri de ele alan sanatçımız, duyarlı bir
vatandaş olmanın insanlıkla bağını önemsemektedir. Sanatçımız, “don’t filozofay”
diyerek etki alanını genişletmekte, olası yanlış çevirilere karşı müdahaleyi
amaçlamaktadır. Çünkü daha önce Schopenhauer ve Hegel gibi filozofların
eserlerini yakından takip etmiş ve çevirilerdeki tüm eksiklikleri
gözlemlemiştir.
Şimdi
oturup düşünmenin, sorgulamanın zamanı… Mustafa Topaloğlu’nun; Marx, Kant ve
Platon gibi düşünürlerden ne farkı var? Bu toplumdan neden bir Hegel, bir
Rousseau çıkmamış? Özellikle İstanbul’da, otobüs duraklarımızda ve
hastanelerimizde bolca zamanı olan halkımız neden hâlâ bir Heidegger
yumurtlayamadı. Türkiye’de nice Mustafa’lar, Nihat’lar, Sabri’ler ve Ayşe’ler
keşfedilmeyi bekler.
Mustafa
Topaloğlu’nun Yorumladığı Bazı Eserler
-
Felsefe
yapma
-
Of
of Eminem
-
Gerizekalı
sevgilim
-
Çukulata
sevgilim
-
Oy
memişler
-
Sen
de mi brütüs
çok sert! çosçok, çomçok. (:
YanıtlaSilÇok tuhaf bir yorum. :)
Silhoşgeldin,
YanıtlaSilşiire ne oldu?
Hoş bulduk Cep Ayna'm.
SilŞiirin yeri şimdilik dergiler... Uzun bir süre daha şiir paylaşmayı düşünmüyorum. Bir kitap çalışmamız var üzerine titrediğimiz aynı zamanda beklettiğimiz.
Yani, şiir hâlâ şiir.
Face'de bir grupta paylaşılmış yazınız haberiniz olsun, çok da beğendim ayrıca
YanıtlaSilFacebook ayağımız henüz yok adsız hanım/bey :)
SilBeğeni için de ayrı mutlu ettiniz.
felsefe ve topaloğlu!
YanıtlaSilgülümseten bir yazı azıcık da iç burkan..
İç burktuysa yazı "sırf şiirsel yorum" kalıntısı olabilir. Daha çok güleceğiz birlikte. Çabuk alıştım yeni yüzüme :)
Silfarklı yüzünde irdelemeyi,düşündürmeyi başarıyor açıkçası..sevdim yeni yüzünü:))
SilSenin yorumların cesaretlendiriyor beni. Çok yaşa arkadaş :)
SilGreat blog!
YanıtlaSilCheers from Argentina.
HD
I can't speak english very well. But Cheers from Turkey. :))
YanıtlaSilBence de bir dolu delirmeye müsait genç insan varken o akıllarını felsefeye yorsalardı, Türkiye bir filozoflar ülkesi olurdu, sanırım :) (ki her konuda düşünce sahibi de bir milletiz) Topaloğlu yorumsuz :D
YanıtlaSilİşin tuhafı ülke bu haliyle de filozoflar diyarı :))
Sil''Aklın varsa kendine sakla, felsefe yapma'' yanlışmış doğruymuş kendine sakla falan harika bir eser:D eminim felsefecilerin en sevdiği(!) kafa yapısı budur:D
YanıtlaSilKimisi rakıya, şaraba, esrara dadanır kimisi de harika eserlere, işte özeti budur :))
Sil