Hemen bir karikatürle durumu özetleyelim:
Düşünen ve düşünemeyen bu mutlu dostlarımızı ayakta alkışlıyoruz.
Yüzlerindeki tebessüm yüzümüze yansıdı.
Düşünen canlıları anlamak oldukça zordur.Sürekli söylem
halinde olmalarından kaynaklı olabilir bu anlamsızlık… Kimse, kimsenin konuşmasına
müsaade etmiyor. Bazılarına “sen susunca daha anlamlı oluyorsun” ya da “ağzını
açınca tüm anlamını yitiriyorsun” demekten başka kapı kalmıyor çıkmazımızda. Bir odunun, “bu aralar biraz yalnız kalmak istiyorum” dediği
ve hayatımızı mahvettiği görülmemiştir. Çünkü bütün odunlar her zaman susmayı seçmiştir. Düşünen, konuşan, söylenen canlılar ise çoğu zaman tehlikeli ve çıkarcıdır. Milyonlarca yaşanmışlık, milyonlarca öykü, milyonlarca fıkra bunun en güzel kanıtıdır adeta. Bir dakika, biri fıkra mı dedi:
Adamın biri günah çıkarma kabinine girer. “Peder,” der. “ben
yetmiş beş yaşındayım ve dün gece iki tane yirmilik kızla seviştim. Hem de aynı
anda.”
Rahip, “En son ne zaman günah çıkartmıştınız?” diye
sorar.
“Hiç çıkartmadım, peder. Yahudi’yim ben.”
“E, o zaman ne diye bana söylüyorsun be adam?”
“Herkese söylüyorum!”
Haydi durma, bir şeyler yap. Zor geliyorsa bir şeyler söyle.
Beceremiyorsan, bir şeyleri fark etmeye çalış.
Sonuç:
bazen sadece susmasını istersin.
Bir odunun, “bu aralar biraz yalnız kalmak istiyorum” dediği ve hayatımızı mahvettiği görülmemiştir.çok güzel bi tespit :)
YanıtlaSil"bu aralar biraz yalnız kalmak istiyorum"cular hortladı. Esasen, hep varmışlar; hiç mi hiç bitmek bilmemişler. :)
Silgüzel yalan ama :) özellikle kendine söyleyince bu yalanı çok hoş oluyo :D
YanıtlaSilYalan, hoş ve güzel aynı cümlede! :)) Hadi hayırlısı :))
Silİki tür odun var bir halis muhlis ayaksız olan,
YanıtlaSilBir de iki ayaklı, iki gözlü, bir ağızlı olan..
Odundan oduna değişiyor işte :)
O yüzden yarım kaldık :)
Sil